EVRİM SÜREKLİ DEĞİŞİMDİR
Sinan Öztürk : Homo Sapiens’i de işin içine katarsak, yaklaşık yüz bin yıldır insandan söz edebiliriz. Bu süre, dünyanın yaşının elli binde birine denk gelir. Elli bin km.lik bir yolun daha bir kilometresidir bu. Evrim sürekli bir değişimdir. Hiçbir canlı tek bir forma sabitlenmemiştir. Dünya var olursa, belli bir dönem sonra bugün alışılan insanlardan söz edilemeyecek.
Tanrı kavramı ve dinler de insanlığın şimdiki haline denk gelmiştir. Değişen insanın Tanrısı da değişecek, dini de. Farklı boyutlara bürünecekler, değişecekler, ya da tümüyle ortadan kalkacaklar. Bu iyi mi kötü mü olacak tartışması da herhangi bir anlam ifade etmeyecek.
Tanrı, insanın evrimi içerisinde yarattığı bir olgudur. Ona ruh veren aslında insanın kendisidir. İnsan yoksa Tanrı da yoktur!
Ölmeden evvel en çok görmek istediğim şey, uzayın henüz ulaşılamayan yerlerindeki canlı forumları, yaşam biçimleridir.
Koskoca evrende okyanustaki bir kum tanesi kadar yer tutmayan bir güneş sistemine hapsolmak, insan zihnini de hapsetmektedir. Zihnimiz şimdilik bir embriyondan farksızdır. Ancak, şu an sahip olduğumuz dünyanın aslında çok güzel bir meyve olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bu meyve son iki yüz yılda hızla olgunlaştırıldı ve bu hız kesilmese – ki öyle görünüyor- uzun sürmeden çürüyecek. Elmanın kurdu kendindendir, sözünü doğruluyor görünenler.
Çok sınırlı bir yaşama sahibiz. Bu sınırlı yaşamı kurtlandırmayalım. Bu dünyadan geçerken, o meyveye hem iyi bakalım hem de tadını çıkaralım. Kendi egomuzla, ölümü kabullenmeyen yaklaşımımızla bu meyveyi çürütüp dalından düşürmeyelim ki daha uzun süre bir yaşam kaynağı olarak var olmaya devam etsin…