Dün Dünya Nehirler Günü idi.
Son yüzyılda Doğa Talanı büyüdükçe kutlanacak bi durum kalmadi ortada.
Geçen yıl yağmur kar demeden Kadıköy sahilden ses vermiştik, ışıl ışıl derelerimize, mis gibi sularımıza kıymayın diye. Bu yıl deprem çalışmaları nedeniyle onu da yapamadık tabii ki.
Ancak kuraklık ve temiz su yoksunluğu kendini her yıl daha da hissettiriyor.
Şehir faturalarımizı öderken en ucuzunun
SU faturası olması, en kıymetsiz de suymuş gibi hissettiriyor insanlara, ama hiç de öyle değil!
Geçen Aralıkta Akbelen Ormanlarında ağaçlar, zeytinlikler kesilirken en çok da duyar kirleniyordu ve doğal yataklarından uzaklaşıyorsun, doğal yapı ve denge inanılmaz hızla bozuluyordu, biliyorsunuz.
Şu fotoğrafı Geçen yıl Nisanda Erzincan İliç’te Türkiye’nin rn büyük Siyanürle Altın ayrıştırarak doğayı talan eden ve Fırat Nehrine Siyanür akıtarak sularımızi zehirleyen şirketi protesto ederken Kemaliye’de çeknlmiştim.
Talan büyüdükçe, dertler de büyüyor!
Unutmuyorum, unutturmuyorum!
Çok klişe gelecek ama şuraya tekrar not düşeyim;
Son ağaç kesildiğinde,
Son balık yakalandığında ve
Son nehir kirlendiğinde
Beyaz adam paranın yenmeyeceğini anlayacak!
Kemaliye ▪︎☆▪︎ K A R A N L I K K A N Y O N