22.10.2023 Pazar günü T.A.D Tehlike Altındaki Diller Organizasyonunun (Laz Enstitüsü ve İstanbul Kafkas Kültür Derneği ortaklığı ile kurulmuş bir organizasyon) düzenlemiş olduğu Ana Dilde Masallar festivaline katıldım. Festival kapsamında Ana Dilde masal ve hikaye kitaplarının olduğu bir sergi de vardı, Hemşince, Ermenice, Pomakça, Abhazca, Çerkesce, Lazca, Zazaca, Süryanice kısacası T.A.D oluşumunun tüm paydaşlarının bir kitap standı vardı, bilin bakalım sadece hangi dilin standı yoktu? Evet bildiniz, Gürcüce’ye ait bir kitap standı maalesef ki yoktu.

Başlangıçta art niyetli düşünmedim ve sergiyi gezmeye devam ettim serginin son kısmına doğru ilerledikçe tüm dillerde basılı, eski gazetelerin olduğu kısma geldim ve tabiki yine Gürcüce yazılı bir gazete olmadığını gördüm olmadığı gibi Türkçe yazılı ve özellikle oraya konduğu besbelli Eylül 2009 tarihli “Abhazlar, Osetler ve Kuzey Kafkasyalılar Gürcistan İşgalini Protesto etti” manşetli bir gazete gördüm.(Fotoğrafını aşağıda paylaştım) Görünce hem sinirlendim hem kızdım hem de üzüldüm, konusu bence kutsal ve özel olan Anadil gibi bir etkinliğe siyaseti ve ayrımcılığı sokarak güzel olmaya aday bir organizasyona gölge düşürdüler.
Oysa ki bizler Anadil etkinliği için oradaydık gerek varmıydı böyle bir propagandaya? Elbette yoktu.

Üstelik Avrupa Birliğinden aldıkları fon ile söz konusu etkinliği düzenleyen bu organizasyonun, yine hem Avrupa Birliğinin hem de ülkemizin resmen tanıdığı Gürcistan’ın yasal sınırlarını tartışmaya açan, kışkırtıcı ve provokatif manşetli bir gazeteyi bu sergiye sokup etkinliğe gölge düşürdüğü ve siyasi propaganda yaptıkları için, Avrupa Birliği fon departmanı’nın bu faaliyetleri yürütenleri sorgulaması gerektiği kanaatindeyim.
Katılımcıların ve hikaye anlatıcıların hepsi çok iyi idi, kendi dillerinde bize çok güzel masallar anlattılar, Süryanice konusunda konuşma yapıp bizi bilgilendiren beyefendi muazzam idi, ama işin en tuhaf ve belki de en trajikomik olan yanı ise etkinliğin en renkli anlarında Gürcülerin olması idi.
Kapanış konserinde sahne alıp hepimize harika bir performans sunan kadın grubunun adı “Peradi Ensemble” Peradi Gürcüce rengarenk anlamına gelir. Bu arkadaşlar sanatın birleştirici ve barışçıl yönünün yüz akı olarak sanırım 5 yada 6 dilde şarkılarını ayrım yapmaksızın söylediler.
Sonra Gürcistan’dan gelen Gürcü vatandaşı harika kız Maria Abaşidze bize Megrelce, Lazca ve Gürcüce şarkılar söyledi, akademisyen, dil bilimci ve yine Gürcistan’dan gelen Gürcü vatandaşı Natia Poniava bize harika bilgiler verip Megrelce bir masal anlattı, Türkiyeli Gürcü ve Garmonu ile harikalar yaratan Gürcü müziğinin altın çocuklarından Burak Alkan bize çok güzel ezgiler dinletti. Danslar Gürcü ezgileri ile yapıldı.
Gördüğünüz gibi Gürcüler sizlerin düşmanı değil, elbette herkes siyasi düşüncesinde ve duruşunda özgürdür. Başka platformalarda zaten tartışmakta ve birbirimizi yemekteyiz. Ama amacı çerçevesi belli barışçıl ve bence konusu bakımından çok değerli anlamlı bir Anadil etkinliğinde amaç dışı bir şekilde siyasi propaganda yapmanın, insanları birbirine düşürecek “moda tabir ile halkı kin ve düşmanlığa sevk edecek” hareketlerden kaçınmak gerekiyor idi. Bence yazık oldu.

Ayrıca etkinliğinizde yok saydığınız görmezden geldiğiniz ve kendilerine ait topraklarda işgalci gördüğünüz Gürcistan devletinin vatandaşlarını veya Türkiye de yaşayan Gürcüleri etkinliğinize neden çağırdınız?
Bu bir çelişki değil midir? O platformda bu propagandanın yapılmasını doğru buluyor musunuz? Oraya gelen ve festivale omuz veren Gürcü vatandaşları ve Türkiyeli Gürcülerin yüzüne bakarken ne hissettiniz?
Söylemek istediklerimi zorlansamda naif bir dille ve kırıcı olmadan, kelimelerimi seçerek söylemeye çalıştım.
Yazı çok uzadı bitirmem gerekiyor artık, kısaca yapmam gerekeni yapmamanın (o gazeteyi gördüğümde orayı terk etmek gibi) verdiği bir üzüntü var içimde, ama bir derste var aldığım, böyle organizasyonlar ve etkinliklere artık çok temkinli yaklaşacağım safiane düşünceler ve goy goylar ile adında Kafkas geçen her organizasyona atlamayacağım ve şüphe ile yaklaşacağım artık..
T.A.D organizasyonunu hiç söylemiyorum bile, zaten başladığı yerde bitti benim için.
Türkiyedeki Gürcü diasporasını bilgilendirmek için bu yazıyı yazmam ve paylaşmam gerekiyordu. Gerek bireysel ve gerekse örgütsel (dernekler) olarak bir organizasyona katılım göstermeden önce lütfen araştıralım ondan sonra katılıp katılmama kararımızı verelim. Ama araştırırken objektif kriterler ile bakalım.
Gerçi Gürcü derneklerinden bir katılım yoktu, sanırım tuzağa düşen bir tek ben ve arkadaşlarım olduk :)))
Olsun iyi tarafından bakalım bilgilendik, öğrendik, Gürcü sanatçıları ve tarihçileri dinledik dansları izledik ve döndük.
Yeni bir polemik ve gerilim yaratmak, kutuplaşmayı arttırarak bundan beslenmek gibi bir niyetim asla yoktur bu yüzden paylaşımı yorumlara kapatacağım, kapatmayı beceremessem paylaşımıma yorum yapmamanızı rica edeceğim görüşlerime katılanlar beğenisini yapar katılmayan okur geçer diyeyim…
Not : Bir dostum etkinlik esnasında yaptığım paylaşımdan benim orada olduğumu görüp bana bir mesaj atmıştı, sevgili dostum sen haklıydın selamlar.