Veysel Çolak
SEÇMECİLİK (EKLEKTİZM) ve ŞİİR
1970’li yıllarda bir şiiri değerlendirirken seçmecilik (eklektizm) sıkça kullanılan bir kavramdı. Bir şiirde sözcüklerin, dizelerin kurgusu sağlam değilse ‘eklektik’ denilir, hiçbir açıklama yapmadan o şiir olumsuzlanırdı. Oysa pek de bilinmezdi bu kavramın anlamı. Biri çıkıp birkaç şairin biçemlerini yazdığı şiirde kullanmaya kalkınca, doğal olarak, bir tuhaflık çıkar ortaya. Uyumsuzluk hemen görülür. Yani bir biçem oluşturulamamıştır.
Modernizm, postmodernizm akımlarıyla birlikte metinlerarasılık kavramı (anlayışı) girdi edebiyata. Yazılan bir şiirin (metnin) daha önce yazılmış bir şiirden / şiirlerden (metinden) yapı, biçim, biçem, imge, ses… bakımından yararlanması metinlerarasılık bağlamında değerlendiriliyor ve olağan sayılıyor artık. Bu kabulleniş şairi biçem oluşturmaktan uzaklaştırıyor, onu başka şairlerin biçemlerini yineleyen duruma düşürüyor. Türk şiirini bilen biri kolayca görür bunu. Şairlerin özgünlükten uzaklaşmasının nedeni de budur. Metinlerarasılık, çalma-çırpmayı da işlerliğe sokuyor. Yakalananlar da metinlerarası ilişki kurduklarını söyleyip çıkıyorlar işin içerisinden.
Metinlerarasılık bağlamında yazıldığı söylenen şiirlerin seçmeci (eklektik) bir anlayışla yazıldıkları rahatça söylenebilir. Bugün tam da bu açıdan bakarak değerlendirilmeli şiirler. Ne yazık ki seçmeci (eklektik) anlayış Türk şiirini geriletiyor, çünkü yaratıcılığı öldürüyor.