“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde ve son balık tutulduğunda beyaz adam, paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak.” Kızılderili Atasözü
“Dünya herkesin ihtiyacını karşılayacak kadar zengindir, hırsını karşılayacak kadar değil.” Mahatma Gandhi
Sermayenin el değiştirmesi!?
Birol Çetin Üstündağ
1500-1700 yıllarında yani Fransız Devrimi’nden öncesi Fransa’da mülkiyetin %30’u kiliseye ait. Bu yalnızca orada değil İspanya başta olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinde böyle. Zamanın sistemi derebeylik,şatolar, kölelerle geçiyor.
Aynı yıllarda Afrika’dan mülkiyeti olmayan ve öyle yaşayacak olan 20 milyon zenci köle ABD,Antiller ve Haiti’ye götürülüyor.
19 yy.sonunda bile Nijerya’nın kuzeyinde bulunan Sokoto Halifeliği ise 2 milyon köle sayısı ve toplam 6 milyon nüfusuyla en büyük Afrika devletidir.

Marksist teori kabaca alt yapı üst yapıyı belirler ve toplumları İlkel,Köleci,Feodal, Kapitalist ,Sosyalist toplumlar olarak ele alır. Sanki bu toplumlar tüm dünyada bu sırayla tarihsel aşamalardan geçmiş gibi algılanır. Oysa böyle bir şey yoktur. Toplumsal gelişim süreçleri her ülkede farklıdır. Tarihsel süreçler de farklıdır.
Konuyu başka yere götürdüm aslında. “Kapital ve ideoloji” kitabını okurken düşündüğüm şey şuydu? Batıda mülkiyetin oluşumunu, çoğunlukta kime ait olduğuna dair kitaplar yazılıyor. Gelişim süreçlerini mülkiyet sistemi üzerinden öğreniyoruz. Ki doğrusu bu.Biz niye bu konu üzerinde durmuyoruz?
Bizde ülkenin tarih ve ekonomisinin incelenmesi tamamen popülist söylemle ele alınıyor. Cumhuriyet’te burjuvazinin mülkiyetinin oluşma biçimi üzerinde durmuyoruz. 1950 açılımıyla sermayenin el değiştirmesinin nedenleri, Kürt feodal sistemindeki sermaye sahipliği ve Türkiye’de tarikatların sermaye gücü üzerinde ciddi araştırmalar neredeyse yok.
Bugün üretimin çok az olduğu, tüketimin çok olduğu ülkemizde yaşanan sermaye değişimiyle kimler zenginliği ellerinde tutuyor, yani mülkiyet kimlerde ve mülkiyetin dinsel kurumlardaki oranları nedir?
Bizde batıdaki çalışmalar yok.Bizde olan sloganımsı bir politik karşıtlık durumu. Bunların üzerinden tartışma ve çatışmalar sürüyor.Mülkiyet sisteminin temeli ve sermayenin kimin,neyin elinde biriktiği üzerinde durulmuyor.
























